Likya Keşif Rehberi

Göynük Kanyonu Milli Parkından kuzeye doğru , vadi içerisinden yükselen Lİkya yol patikası, vadinin sonlarına doğru Sarıçınar dağının zirvesine doğru yönelir.

Dağın eteklerinde stabilize bir yola ulaşarak birkaç hanenin olduğu bir yayla yerleşimi içerisinden geçerek , stabilize yol üzerinde Hisarçandır yerleşimine ; Lİkya yolunun resmi başlangıç noktasına kadar iner.

Bilinmelidir ki, Likya yolu, Likya ülkesinin bilinen doğu taraftaki son şehri olan , Antalya ili Konyaaltı İlçesi Geyikbayırı – Çağlarca köyü civarında bulunan Trabenna arkeolojik yerleşimine kadar devam etmektedir.

Mevcut başlangıç noktası olan Hisarçandır yerleşiminden, Typella arkeolojik yerleşiminden geçen, buradan Sivridağ eteklerinden Trabenna antik yerleşimine ulaşan antik yol kalıntılarının işaretlendirilmesi tamamlandıktan sonra resmi başlangıç noktası, Geyikbayırı yakınlarında bulunan Akdamlar köyüne taşınacak ve haritalar buna göre güncellenecektir.

Gedelma yerleşiminden gelen Likya yolu, Meşeçukuru vb gibi küçük yerleşimlerden geçerek Söğütçük denilen yerleşime ulaşır. Buradaki yerleşimlerin ortak ismi Göynük Yaylası olarak bilinir. Söğütçük yerleşiminden aşağıya yola paralel ve kimi zaman yol üzerinde takip eden Likya yol patikası, yoldan ayrılarak Göynük çayına kadar iner. Bir süre dere içerisinde devam eden güzergah , ahşap merdivenli bir geçişten kısa bir süre sonra dereden ayrılarak kısa bir tepeye tırmanıp inerek başka bir dere havzasından sonra uzun bir tırmanışa başlar. Yürüyüş yönü Göynük Yaylasından aşağıya, kanyona doğru seyreden yürüyüşçüler için burada unutulmaması gereken : GÖYNÜK DERESİ İÇERİSİNDE LİKYA YOLU BELLİ BİR NOKTADA AYRILMAKTADIR. BU NOKTA GÖZDEN KAÇACAK OLURSA ÖNCE SAĞ KOLDAN , DAHA SONRA DA SOL KOLDAN FARKLI İKİ DERE , GÖYNÜK DERESİ İLE BİRLEŞTİKTEN SONRA DERE YATAĞI DARLAŞARAK DAR BİR KANYONA DÖNÜŞÜR. BU KANYON İÇERİSİNDE İPLE İNİŞ İÇİN İSTASYON TESİS EDİLMİŞ OLSA DA, TEKNİK İNİŞ MALZEMESİ OLMAYANLAR İÇİN ÇOK TEHLİKELİDİR. BU KANYONUN , LİKYA YOL GÜZERGAHINDA OLMADIĞI BİLİNEREK HAREKET EDİLMELİDİR.
Likya yolu, dik yamaçları paralel olarak takip ederek, oldukça keyifli bir patikadan inerek Göynük Kanyonu Milli Parkı tesislerin olduğu bölgeye iner. Bu noktadan kuzeye, diğer bir derenin geldiği yönde devam ederek tekrar yükselmeye başlar.

Yayla Kuzdere – Gedelma / Kuzdere – Gedelma Yol ayrımı

Yayla Kuzerede anayoldan ayrılan Lİkya yolu batı rotası , zaman zaman orman , bağ bahçe ve bazen de yollar ile kesişerek Gedelma yerleşimine ulaşır. Phaselis tarafından Kuzdere yerleşimine, oradan da yukarı doğru Kesme Boğazı ve kanyonu içerisinden karayolunu takip ederek Gedelmaya ulaşan Likya yolu doğu rotası ile birleşir. Gedeladan yukarı doğru çıkan asfalt yoldan birkaç yüz metre sonra orman içerisine sapan Lİkya yolu, orman içerisinden Göynük Yaylası yönünde devam eder.
Paftada, yeme içme, market alışverişi gibi ihtiyaçların karşılanabileceği uygun yer Gedelma yerleşimidir.

Phaselis – Çamyuva – Kuzdere

Phaselis arkeolojik yerleşiminden başlayarak denize paralel olarak kuzeye ve daha sonra kızılçam ormanları arasında dere yatağından Kuzdere yerleşimine doğru devam eder.
Phaselis arkeolojik yerleşimi ile ilgili bilgiler, 26 numaralı paftada verilmiştir. Bu paftada yiyecek, su ve konaklama için Çamyuva yerleşimi uygun imkanlar sağlamaktadır.

IDYROS

Idyros Antik Kenti hakkında antik kaynaklarda pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Carl Ritter, “Phaselis’ten kuzeye doğru gidilince Cap Avova kuzey yamacından Egber mevkiinde antik çağlara ait bir gemici barınağı olan şehrin (Idyros Polis…)” olduğunun söylendiğini yazmıştır. Skylax ise Idyros şehrinin Phaselis (Tekirova) ile Lurnateia (Sıçan Adası) Adası arasında bulunduğunu yazmaktadır. Kipert ise haritalarında kenti, Kemer dağının güneydoğu sahilindeki koyda göstermektedir.

Tahtalı Dağı – Yayla Kuzdere

Yukarı Beycik yerleşiminden kuzey yönünde ilerleyen Likya yolu batı rotası, tahtalı dağının batısındaki boğazdan geçerek, asırlık sedir ve ardıç ağaçları ve kar çukurları arasından ilerleyerek ortasında bir evin bulunduğu küçük bir düzlüğe iner. Bu noktaya inmeden önce ayrılan bir patika ile Tahtalı dağının zirvesine erişim mümkündür.

İçerisinde evin olduğu, kışın yüksek karla kaplı, yazın ise ikamet edilen bu küçük yaylada, köy evinin güneyinde, ağaç ovukları arasından akan çeşme ile içme suyu imkanı sağlamaktadır.

Düzlükten Yayla Kuzdere yönünde ilerlemek için Likya yol işaretlerine dikkat etmek gerekir. Nitekim, bölgede başka yürüyüş parkurları ile farklı tabela ve işaretler mevcuttur.

Tekirova – Phaselis

Çıralıda ikiye ayrılan Likya yolunun doğu rotası, sahilde muhtelif koyları geçerek Tekirova yerleşimine iner. Kasabanın bulunduğu düzlükte uzunca süre ilerleyerek kuzey yönünde devam ederek Phaselis arkeolojik yerleşimine ulaşır.
Yiyecek, içecek, konaklama ve alışveriş gibi ihtiyaçlar, bu paftada Tekirova yerleşiminden temin edilebilir.

PHASELIS

Antalya İli, Kemer İlçesi, Tekirova sınırları içerisinde yer alan, arkeolojik değerlerinin yanında sahip olduğu doğal güzellikleriyle de dikkatleri çeken Phaselis, İ.Ö.650 civarında Rhodoslular tarafından kurulmuştur. Kent, özellikle Klasik dönemde zengin ve güçlü bir kenttir. Deniz ticaretinden büyük kazanç sağlayan Phaselisliler, kurnazlık ve sahtekarlıklarından dolayı kötü bir şöhrete sahiptir.

Ulupınar Beycik

Chimaira (Yanartaş) tan kuzeye doğru çam ormanı içerisinde ilerleyen Likya yolu patikası (batı rotası) , anayol etrafında bulunan Ulupınar yerleşimi içerisinden geçerek Beycik yerleşimine doğru yine kızılçam ormanı içerisinde yükselişe geçer. Yukarı Beycik yerleşimi yakınlarında ana yola paralel devam ederek, Tahtalı dağının batısında bulunan boğaza doğru dik bir şekilde yükselmeye devam eder.

Paftada, yiyecek için Ulupınar yerleşimi, konaklama, alışveriş gibi ihtiyaçlar için ise yukarı Beycik yerleşimi gereken imkanları sunmaktadır.

Olympos – Çıralı

Olympos sahil yerleşiminde sahile açılan patika, Çıralı sahili boyunca devam ederek Çıralı sahilinin sonuna doğru, doğu ve batı rotaları olmak üzere ikiye ayrılır. Doğudan devam eden patika, denize yakın, düşük rakımda devam ederek koyların etrafından dolanarak Phaselis arkeolojik yerleşimine doğru devam edecektir. Batıdan devam eden patika ise, Ulupınar ve Beycik yönünde yüksek rakımlara yükselerek Tahtalı dağı üzerinden kuzey yönünde yüksek rakımda devam edecektir. Pafta üzerinde, Olympos ve Çıralı yerleşimlerinden her ikisinde de yiyecek, alışveriş ve konaklama imkanı sağlayan tesisler mevcuttur.

Adrasan – Olympos 

Adrasan’dan gelen patika, orman içerisinden , Musa dağının kuzey yamaçlarına kadar vadi içerisinden tırmanarak Olympos yerleşiminin etrafından yeniden inişe geçer. Sandal ağaçlarının oluşturduğu peyzaj içerisinde orman içerisinde ilerleyen patika, dere yatağına paralel olarak vadi kenarından Olympos sahil yerleşimine ve Korykos arkeolojik yerleşimine ulaşır.

Patika boyunca, içme suyu kaynağı bulunmaz. Yiyecek, içecek ve diğer ihtiyaçların karşılanabileceği tek yerleşim sahil Olympos yerleşimidir.

Korsan Koyu – Gelidonya Feneri

Likya yolunun bu bölümünde , Karaöz yerleşiminden güneye,doğru yönelen patika, toprak yol üzerinde yarımadanın uç kısmına kadar devam ettikten sonra sola doğru işaret ile ayrılarak, orman içerisinde yükselerek Gelidonya burnu ve fenerini gören bir yamaca ulaşır. Bulunduğu tepenin sırtını takip ederek bir miktar daha yükselen patika, daha sonra orman içerisinde inişe geçerek , güzel bir deniz manzarası ile kıyıya paralel olarak Adrasana doğru devam eder.

22 nolu pafta üzerinde , Melanippe olarak gösterilmiş antik yerleşimin bulunduğu yer (Korsan Koyu) bulunan çeşme dışında hiçbir yerde içme suyu bulunmaz. . MELANIPPE Melanippe Antik Kenti, Antalya İli, Kumluca İlçesi, Mavikent Beldesinde Karaöz koyundan 3 km uzaklıktaki yarımada üzerinde yer alan, Helenistik dönemden itibaren Gagai’nin egemenlik alanındaki küçük bir kıyı yerleşim alanıdır. Kentin önemi, çevresindeki diğer yerleşimlere de hizmet veren korunaklı doğal bir liman olmasından kaynaklanmaktadır.

Karaöz – Adrasan

Likya yolu paftalarının yerleşim düzeni dolayısıyla, bu paftada gösterilen Likya yolu, kıyıdan Karaöz yerleşimine ulaşır ve geçtikten sonra toprak yolu paralel olarak buruna doğru devam eder. Bu kısım pafta no:22 de gösterilmiştir. Daha güney kısımda bulunan Gelidonya Feneri nin olduğu yamacı dolanarak tekrar 21. nolu paftada görüldüğü üzere orman içi patikasından Adrasan yerleşimine iner. Adrasan sahilini geçerek sahilin sonundaki dere yatağından yukarı doğru yönelir. Asfalt yol üzerinde , dere yatağı üzerinde pansiyon ve restaurantların bittiği noktada sağa doğru yönelerek Olympos yerleşimine doğru tepeye tırmanmaya başlar.

Adrasan yerleşimi, bu paftada her türlü yiyecek,su ve diğer ihtiyaçların giderilmesi için uygun olan tek yerleşimdir.

Mavikent – Karaöz

Paftadaki Likya yolunun tamamı,  denize paralel olarak kumsal üzerinde ilerler. Mavikent yerleşiminin güneyinde sahilde Gagai arkeolojik yerleşim – su kemerleri görülebilir.

Her ne kadar pafta lejantında market veya yerleşim olarak işaret konulmuş ise de, bu paftadaki yerleşimlerin özellikle sahildeki kısmı, yazlık,  tatil amaçlı yerleşimler olup, kış aylarında boş olma ihtimalleri yüksektir. Özellikle yiyecek ve su için market yazın bulunur.

Sahilkent – Hasyurt – Kumluca

Paftadaki Likya yolunun tamamı, denize paralel olarak kumsal üzerinde ilerler. İstenirse, Lkya patikasında ayrılarak , umluca ilçe merkezine giden karayolu takip edilir ve Arkeolojik Rhodiapolis ve Korydalla yerleşimleri ziyaret edilebilir.

CORYDALLA

Hacıveliler Köyünde bulunan Corydalla, iki tepe ve eteklerine yayılmıştır. Corydalla, Gagai ve Rhodiapolis ile birlikte Likya Birliğinde temsil edilmiş, bu üçlü birliğin en büyük kenti olmadığı halde liderliğini üstlenmiştir.

Kentte 19. Yy. sonu, 20. Yy. başında bazı tespit edilen tiyatro gibi kalıntılardan birçoğu günümüze kadar ulaşamamıştır. Corydalla da, bugün göze çarpan belli başlı eserler hamam, suyolu ile iki Büyük ve Küçük Asar Tepeler üzerinde bulunan sarnıçlar, kaya mezarları, özenle yapılmış bir duvar işçiliği gösteren büyük mozaikli bir yapıdır.

Corydalla, kalıntılarından çok, 1963 yılında yapılan kaçak kazı sonrası çıkartılan ve bir kısmı yurtdışına kaçırılan, Bizans maden sanatında ayrı bir yeri olan definesi ile anılmaktadır.

Bonda T. – Finike – Sahilkent

Bonda tepesinin daha üzerinde Dinek tepe mevkiinde kuzey ile güneyden gelen iki ayrı patika birleşerek , yer yer makilik, çam ormanı ve son yıllarda açılmış olan toprak araç yolları ile kesişerek Finike ilçesine iner. Finike ilçesinden sonra yaklaşık 20 km boyunca denize paralel olarak kumsalı takip edecek olan Likya yolu üzerinde bnelirgin bir yerleşim merkezi olmamakla beraber sahilde yazlık yerleşimler bulunmaktadır. Ancak, yiyecek, su, barınma ve diğer ihtiyaçlar için en uygun noktanın Finike ilçesi olduğu söylenebilir.
Finike ilçesi içerisinde kuzeye doğru giden karayolu ile Lİkya ülkesinin en büyük yerleşimlerinden olan Arikanda arkeolojik yerleşimine yaklaşık 1 saat sürecek araç yolculuğu ile varılabilir.

Finikeden devam edilirse , birkaç km sonra Sahilkent yerlşiminden kuzeye doğru çıkan derenin takip edilmesi durumunda Limyra arkeolojik yerleşimi ziyaret edilebilir.

Kınık – Yukarı Beymelek – Bonda T.

Pafta 16 da görülen kuzey rotasına alternatif olarak; Myra antik yerleşiminden sonra Demre çayını geçen karayolu köprüsünden sağa yönelen güney rotasından devam edilirse , 1,5 km ilerde Kınık yerleşiminin içerisinden yukarı doğru çıkan asfalt yol boyunca devam ederek bir süre sonra makilik alana girer. Akdenize özgü bodur maki içerisinde 4-5 km boyunca ilerleyen patika, Yukarı Beymelek yerleşiminin içerisinde bulunan Ision harabeleri önünden, köy içerisindeki karayoluna ulaşır.
Güneye, (denize) doğru ilerleyen Likya yolu güney rotası, sahilde anayola çıktıktan sonra doğuya doğru yönelerek lagünün etrafında dolanır. Lagünün, denize açıldığı boğaz kısmının karşısından doğuya doğru yükselen ve birçok arkeolojik yerleşimlerin olduğu Bonda tepesine tırmanan , antik yol üzerinde devam eder. Beymelek, lagün ve hatta Demre ilçesinin panoramik manzarasının olduğu Kaklık tepenin doğusundan devam eden patika, Dinek tepe mevkiinde, kuzeyden gelen kuzey rotası ile birleşerek doğu yönünde Finike ye doğru devam eder.

Zeytin – Alakilise – Bonda T.

Belören yerleşiminin çıkışındaki toprak yolun yanındaki patikadan yükselen Likya yolu, geniş bir düzlüğün kenarından geçerek toprak yoldan Zeytin yerleşimine ulaşır. Zeytin yerleşiminden sonra toprak yolda kısa bir süre devam edildikten sonra sağa doğru patikaya yönelir. Bir müddet iniş yapıldıktan sonra köy evlerinin ardından ormana girer. Tepede tekrar toprak yolda kısa bir süre devam edildikten sonra tekrar patika olarak , Alakilise ye kadar iniş yapılır. Alakilise den birkaç km sonra hafif tırmanış ve daha sonrasında da dik bir tırmanış yapılarak , Papaz kayası olarak bilinen arkeolojik kalıntıların altından geçerek dağın başına kadar tırmanmaktadır. Bu noktadan sonra sırtları takip ederek hafif eğimle, orman içi patikalarla aşağıya inmeye başlar. Beymelek önündeki lagünün güzel manzarasıyla oldukça yüksek rakımlardan aşağıya inen Likya yolunun kuzey rotasında , kış mevsimlerinde kar nedeniyle patikaların kapanması sonucunda yürüyüş açısından elverişsiz hale gelmektedir. Bu rotayı takip edecek Yürüyüşçülerin, Belören ile Finike arasında bu iki gün sürecek güzergah boyunca ihtiyaç duyacakları miktarda su taşımaları tavsiye edilir.

Gürses – Demre – Belören

Andriake yerleşiminden önceki Likya yol ayrımından sol-yukarı doğru gidilecek olursa Sura antik yerleşiminden geçen patika, Suradan sonra yine antik merdivenler ile girilen bir kanyonda yükselir. Vadiden yükselen patika, asfalt yol ile birleşerek Gürses yerleşimine paralel olarak zaman zaman çalılık ve dikenlerin arasında devam eder. Myra antik yerleşiminin üzerindeki surlara kadar sürekli olarak sarnıç ve antik yıkıntıların arasında devam eden patika, surlardan aşağıya inerek Myra nın önüne iner.

Andriake nin öncesinde sağdan , (deniz tarafından) devam eden patika ise Andriake antik yerleşimini geçtikten sonra Demre ilçe merkezine kadar asfalt yoldan devam ederek Noel Baba Kilisesi nin önünden geçer ve yine Myranın önünde yukardan inen diğer patika ile birleşir. Demre ilçesinin içerisinde bulunan bu noktadan kuzeye doğru devam edilirse, Demre çayını köprü ile geçer. Köprünün çıkışında, Likya patikası yine ikiye ayrılır :
Soldan giden kuzey rotası, birkaç km sonra asfalttan ayrılarak vadinin duvarında tırmanır. Tırmanıştan sonra birkaç evin olduğu yine asfalt yoldan geçilerek Belören yerleşimine kadar tırmanış devam eder. Belören yerleşimi bitiminde, toprak yoldan değil hemen yanındaki patikadan yine yukarı doğru yükselerek devam eder.

Simena – Kapaklı – Andriake

Üçağız yerleşiminde meydanın arka tarafından evler arasından toprak yoldan ilerleyen yol, 2-3 km toprak yolda ilerleyerek tershane çıkar. Tersanenin olduğu koy boyunca dönerek , çeşme ve mezarlığı yanından birkaç ev ve tarlaların olduğu düzlüklerin içerisinden devam eder. Yol, bir koya çıktıktan sonra bütün koyu gören harabelerin arasından geçerek kıyıdan ayrılır. Likya yolu patikası,
Kapaklı köyüne kadar hafif çıkışlı olarak gider. Ancak yerleşim içerisinde girmeden , köyün aşağı kısından geçerek tekrar inişe geçerek tekrar deniz kıyısına ulaşır. Çakıllı plajdan Adriake ince bir patikadan sağa doğru devam edilirse, önce bir ahşap köprü, ardından Andriakedeki arkeolojik yerleşimlerden geçilerek karayoluna ulaşır. Buradan, Demre ilçesinin içerisinde St. Nicholas Noel Baba kilisesi görülerek Myra arkeolojik yerleşimine varılır.

Boğazcık – Üçağız

Boğazcık yerleşiminin girişinden sağa doğru Likya yolundan devam edilmez ise köy içinde yemek, içme suyu ve hatta konaklama imkanı için yerel halk evlerinden faydalananmak mümkündür. Köyün girişinde sağa doğru sapan Likya yolu, tepenin üzerinden sola , Apollonia arkeolojik yerleşiminin bulunduğu tepeye doğru yönelir. Harabelerin olduğu tepenin yamacındaki asfalt yolu kısa bir süre takip ettikten sonra, sağa sapar , taşlık arazilerden bayır aşağı inildikten sonra zeytinlikler arasında kızıl toprakta patikalardan geçerek Aperlai arkeolojik yerleşimine inilir. Harabelerin önündeki lagün ile , Kekova adasının kuzeybatısındaki lagün arasında , bir boğaz boyunca kızıl renkli tarlalardan , harabelere paralel bir şekilde devam ederek doğudaki diğer lagüne ulaşır. Buradan kuzey yönünde, tepenin üzerinde, keyifli patikalardan , büyük ağaçların bulunduğu geniş düzlüklerden geçerek Kekova ve Üçağızı gören bir tepeden aşağı inilir. Üçağızın önündeki Lagünün kıyısına varıldıktan sonra, denize paralel olarak masalsı bir yolda, yuvarlak büyük kayaların arasında , Akdenizde dahi ender görülen bir botanik yapı içerisinde Üçağıza varılır. Üçağızdan Kekova adasına giden tur tekneleri ile bölgedeki arkeolojik yerleşimler görülebilir. Üçağızın merkezinde Teimusa arkeolojik yerleşimi de görüldükten sonra , doğu yönünde deniz Lagününe paralel olarak ilerler.

Limanağzı – Boğazcık

Limanağzının bulunduğu yerde başlayan yarımanın boğaz kısmından geçilerek hafif tımanış ardından hafif iniş ile deniz kıyısında ilerleyen Lİkya yolu, beyaz renkli çok sivri taşların olduğu bir kıyıya paralel olarak devam ederek Çoban koyuna ulaşır. Koyun tam doğusundaki tepenin üzerinden tekrar aşağıya inerek Fakderemevkine ulaşır. Fakderenin güneyinde bulunan burnun ucunda, Bodrum müzesinde sergilenen dünyanın en eski batığının çıkarılırken kullanılan yerleşim alanları kalıntıları mevcuttur. Fakderenin bulunduğu koyun doğu ucunda da , eski bir sarnıç ve harabeler mevcuttur. Fakderede yaşayan bekçi evinden , gerekirse içme suyu ihtiyacı karşılanabilir. Yine doğu yönündeki tepeye tırmanarak önce toprak yola, daha sonra yuvarlanmış , karstik kireçtaşlarının olduğu, kızıl toprağın üzerindeki patika izlerini takip edilerek Üzümlü iskelesi denilen , çakıl taşları arasında denizin hemen kıyısında zeytin ağaçları olan bir mevkiye varılır. Sahile paralel devam eden yol, çok sivri ve beyaz mermerle bezenmiş bir koy içerisinde harnup ağaçları altında ilerler. Koyun orta kısmından yukarda görülen harabelere doğru tırmanarak KaleTepe arkeolojik yerleşimine varılır. Buradan sonra Likya yol işaretleri silinmiştir. Kuzeydoğu yönünde hafif bir tırmanış ile iki tepenin arasından bir km civarında devam edilir. Ardından toprak yol ve işaretler ile Boğazcık köyüne varılır.

Likya yolundan ayrılarak paftada görülen Isında arkeolojik yerleşimi görülebilir.

Kaş – Limanağzı

Çukurbağdan güneye ilerleyen Likya yolu, Kaş ilçesini tepeden gören bir terastan aşağıya dik şekilde inerek Kaş yerleşiminin içerisinden geçer. Kaş ilçesi, toplu taşıma, market, banka, konaklama vb. ihtiyaçların karşılanabileceği bir merkezdir. Lİmanağzı yönünde devam edecekler için , Boğazcık – Kılınçlı yerleşimine varana ihtiyaçların karşılanacağı başka bir yerleşim olmadığı düşünülerek hareket edilmelidir. Kaş ilçesi içerisinde denize paralel bir asfalt yoldan Büyükçakıl plajına devam eden yol, plajı geçtikten sonra sağa, yerleşim alanının içerisine doğru tırmanarak buradan toprak yolda devam eder. Limanağzımevkine gelmeden önce Sebeda arkeolojik yerleşimi görülür, denize doğru bakan kaya mezarların önünde iplerin yardımı ile küçük yan geçişlerden sonra, Lİmanağzı koyundaki işletmelerden bazı ihtiyaçlar karşılanabilir. Devam eden patika, yer yer tarlaların içerisinden, taşlık alanlardan ve dar toprak izlerden devam ederek Lİmanağzından sonra birkaç km. sonra tekrar deniz kıyısına yönelir.

Alt Kategoriler

  Günümüzde Teke Yarımadası olarak adlandırılan, Antalya ile Fethiye körfezleri arasındaki Akdeniz’e uzanan yarımada antik coğrafyada Likya olarak adlandırılmıştır. Bölgenin güney sınırı Akdeniz ile belirlenmiş; doğu, batı ve kuzey sınırları ise tarihi süreç içinde dönemlere göre değişiklik göstermiştir. Antik yazarlara göre; Antalya’nın hemen batısından başlayıp güneybatıya doğru uzanan Beydağları, Akdağ silsilesi ve onların kuzeybatı doğrultusundaki uzantısı, Likya’nın kuzey sınırını oluşturmaktadır.Homeros Troia savaşlarını anlatan ünlü İlyada destanında Likyalıların Glaukos ve Sarpedon önderliğinde Akhalara karşı Troialıların yanında yer aldığını anlatmaktadır.



Likya İ.Ö.545 yılından itibaren Pers Kralı Harpagos’un zaptı ile Pers yönetimine girip 480 yılında Kral Xerxes’in Yunanistan’ı zaptı için oluşturduğu donanmaya 50 gemi ile katılmıştır. Pers istilası İ.Ö.334 yılında Makedonya’lı Büyük İskender’in İstanbul Boğazını aşıp Anadolu’ya geçişi ve İ.Ö.333′de Granikos Savaşında Persleri yenişi ile sonlanmıştır.

Likya Büyük İskender’in ölümünden sonra İ.Ö.309′dan itibaren Mısır’da hüküm süren generallerinden Ptolemaios’ların yaklaşık 100 yıllık egemenliğine girer ki, bu dönem Likya dilinin unutulup yerini Grekçe’ye bıraktığı dönem olarak bilinmektedir.

Bölge İ.Ö.197-167 yılları arasında Suriye Kralı III. Antiochus’un yönetimindedir. Likya Roma’dan İ.Ö. 167 yılında özgürlüğünü almıştır. Bu dönemde başkent Ksanthos olmak üzere 23 şehrin “Likya Birliğini” oluşturduğu ve birlik adına para basıldığı yazıt ve sikkelerden bilinmektedir. Strabon, Likya Birliğinin 6 büyük kentinin Ksanthos, Patara, Pınara, Olympos, Myra ve Tlos olduğunu belirtmektedir.

Yerleşimlerin birbirlerine bağlanan güzergâhlarla ve uzaklık ölçüleriyle yazıldığı Likya coğrafyasının haritası olan Likya Yol Kılavuz Anıtı, dünyanın bilinen en eski ve tek karayolları haritasıdır.

Birlik Roma İmparatorluğu Döneminde fonksiyonunu yitirmediği gibi bolluk ve refahın da en üst düzeyine bu dönemde ulaşmıştır. Şehir nüfusları 5.000 civarında olup bölge nüfusu 200.000 civarındadır. Sınırlar kuzeydoğuda Kaunos’u (Dalyan ) içine alacak şekilde genişlemiştir. 5. yy. ortalarında Likya Eyaletinin Konsül Valisine bağlı 34 kent sayılmıştır. Demre ve Kaş arasında kalan bölge Likya’nın en yoğun yerleşim görmüş kesimidir. Km2 başına neredeyse 30 yerleşim alanı düşmektedir.

Likya halkının Hıristiyanlıkla karşılaşması 53-57 yıllarındaki üçüncü misyonerlik seyahatinde St. Paulus’un Myra ve Patara’yı ziyaretine kadar dayanmaktadır. Olympos’lu Methodius Likya’nın ilk bilinen piskoposudur ve 312 yılında Patara’da idam edilmiştir. 4-7 y.y.’lardaki Bizans dönemi, bölgede Hıristiyanlığın yerleşip birçok kilisenin inşa edildiği dönemdir.

Bizans’la birlikte başlayan önemli değişimlerden birisi özellikle Demre’nin dağlık kesimlerinde manastır yerleşimlerinin oluşmaya başlamasıdır. Manastırlar, ekonomik ve kamu hayatını etkileyecek kadar önemli bir güç merkezleridir. Likya’daki manastır yaşamı 5. yüzyıla kadar indirilmektedir. 5.-6. yüzyıllarda bölgede çok sayıda ve büyük boyutta kilisenin yapılması bu dönemde bölge nüfusunun oldukça yüksek olduğunu göstermektedir.

Likya sahilinin büyük bir kısmı kayalıklardan oluşmaktadır. Bu topografya liman oluşumuna bazı yerlerde olanak vermiştir. Strabon, Likya kıyılarının engebeli ve geçilmesi zor olduğunu, ancak limanlarının son derece iyi donatıldığını söylemektedir.

Tunç Çağından itibaren bölgede görülen deniz ticareti, sonraki dönemlerde çeşitlenerek Roma ve Bizans Dönemine kadar sürmüştür. Mor boya, sedir ağacı, zeytinyağı, şarap, sünger Likya bölgesinin önemli yerel üretim mallarındandır. Antik kaynaklara göre Antiphellos ve çevresindeki çok kaliteli ve yumuşak sünger çıkartılmaktadır. Ayrıca gemi yapımında kullanılan Likya Bölgesi sedirlerinin kalitesi çok yüksektir.

Likya limanları doğudan batıya doğru Idyros, Phaselis, Korykos, Olympos, Posidarisus, Melanippe, Gagai, Phoinikos, Andriake, Simena, Teimussa, Aperlai, Antiphellos, Kalamaki, Phoinike, Patara, Pydnai, Arymnessos/Perdikiai, Kalabantia, Karmylessos, Telmessos, Krya, Lissa ve Lydai olarak sıralanmaktadır. Bu limanlardan gerek konumu, gerekse de siyasi ve ekonomik gücü, uluslararası ticarete ev sahipliği yapan Andriake ve Patara diğerlerinden ayrılmaktadır.

Bölge, yöresel gelenekleri ve özellikle kendine özgü mezar mimarileri ile Anadolu’nun en ilginç bölgesi olup, şehirler genellikle kıyılarda ve bölgenin kalbi kabul edilen Ksanthos ile Arykandos vadilerinde kurulmuştur. Kendi dil ve alfabeleri ile tanınan Likyalılara ait yazıtların bir kısmı son yıllarda günümüz dillerine çevrilmiştir ki, bunların çoğu mezar yazıtlarına aittir.

Likya bölgesi, büyük, orta ve küçük ölçekli kentler, liman kentleri, askeri ve yarı çiftlik ve kule yerleşimlerinden oluşmaktadır. Bölgede görünür kalıntıların çoğu Roma ve Bizans dönemine aittir. Dağlarda yoğunlaşan klasik yerleşimlerinde mutlaka rastlanan kalıntılar, zeytinyağı ve şarap işlikleri, tarım teraslarıdır. Nüfusun büyük çoğunluğunu barındıran bu kırsal yerleşimler, hem kendilerini, hem de bağlı oldukları büyük kentleri beslemektedir.

Likya bölgesindeki konut yapıları genel olarak dört guruba ayrılmaktadır. Birinci gurup; tepe yamaçlarında yan yana sıralı, bitişik her bir mekanının ayrı girişi bulunan konutlar, İkinci gurup; yerleşim alanı içinde kırsal yerleşimlerde birbirinden bağımsız tek yada iki odalı konutlardır. Her iki gurup konutlar çoğunlukla iki katlı, sur içinde toplu yada birbirine yakındır. Üçüncü gurup; 2-4 mekana sahip, tarım alanlarında dağınık halde inşa edilmiş, genelde tek katlı, bazıları avlulu, kendine ait sarnıç ve işliği bulunan konutlar, Dördüncü gurup; ortada bir avlu çevresinde odaların yer aldığı, kırsal bölgelerde yapılmış, genelde zenginlere ait konutlardır.

Bölgede meydana gelen doğal felaketler, salgın hastalıklar kentleri, kentlerdeki yaşamları derinden etkilemiştir. Bunlardan en önemlileri 141, 240, 385,529 yıllarında meydana gelen depremler ve 542 ile 1346-1347 yıllarındaki veba salgınlarıdır. Kıyı bölgelerindeki yıkımlar nedeniyle iç bölgelerdeki yerleşimler önem kazanmıştır.

Ayrıca, İmparator II. Konstans 655′de kendi idare ettiği donanma ile Phoniks sahillerinde Araplara karşı bir savaş vermiştir. II. Konstans uğradıkları bozgundan genç bir askerin fedakarlığı sayesinde kurtulmuştur. Phoniks’te gerçekleşen bu savaş sonrası Arap donanmaları Akdeniz sahillerinde rahatça dolaşmaya başlamıştır.

802 yılında Likya ve Karya bölgesi Abbasiler tarafından ele geçirilmiştir. 10. yy’da Likya ve tüm Akdeniz Bizans hakimiyetindedir. 1155′den sonra Selçuklu II. Kılıç Arslan’ın Bizans ordularını yenmesiyle birlikte Likya Türkmenlere açılmıştır. 1204′ten sonra tüm Likya Türklerin eline geçmiştir.

Likya- Akdenizin görkemli ışık ülkesi
Likya- Akdenizin görkemli ışık ülkesi

200 yılı aşkın bir süredir Likya keşfedilmektedir. Bu benzersiz bölgeden araştırmacıların ne denli etkilendiklerini yukarıdaki birkaç örnek göstermektedir ki; bölge hala araştırmacıları şaşırtmaya devam eden muhteşem kalıntıları ve akıl almaz doğasıyla araştırma ve kazıların ilgi odağı olmaya devam etmektedir. Bugüne dek gerçekleştirilen kazı ve araştırmalar sonucunda şimdilik aşağıda özetlenecek olan tarih oluşmuştur. Her bir yeni bulgu bu eski hikâyeye yeni parçalar eklemekte ve gün geçtikçe daha anlaşılır bir Likya geçmişi oluşmaktadır.“…bu toprakların şimdiki yoksulluğu ve terk edilmişliği bir yana, sahip olduğu birçok antik dönem kalıntısı; onun bir zamanlar antik dünyanın en kalabalık ve en bahtiyar bölgelerinden birisi olduğunu...

» Devamını oku ..
Likya Yolu- Akdeniz'in gizemli patikası/ Etaplar Halinde
Likya Yolu- Akdeniz'in gizemli patikası/ Etaplar Halinde

Phasellis’ten başlayan ve Fethiye’ye uzanan 509 km lik yürüyüş yolu sadece Türkiye değil , dünyanın en uzun ve en keyifli aynı zamanda en uzun 10 trekking yürüyüş parkurlarından birisi olarak görünüyor.Türkiye’nin uluslararası işaret sistemiyle belirlenen ilk uzun yürüyüş rotası Likya Yolu’nun bır kısmı halen kullanılmakta olan eski göç yollarından oluşuyor. Take Yarımadası’nı kendilerine yurt edinen Anadolu’nun en eski halklarından biri olan Likyalılar’ın izini süren yürüyüş rotası, tarihi mekânların yanı sıra Ölüdeniz, Kabak Koyu, Yediburunlar, Patara, Kalkan, Kaş, Demre, Finike, Adrasan, Çıralı gibi tatil beldelerinin güzargah üzerinde bulunması, 18 Likya kenti ve yeşille mavinin birbirine karıştığı doğal güzellikler içinden geçiyor...

» Devamını oku ..
Likya'nın berrak sularında gizemli dalış keyfi
Likya'nın berrak sularında gizemli dalış keyfi

Türkiye’de dalış tutkunlarının büyük bir keyifle ziyaret ettikleri kıyılar denilince akla hemen likya bölgesindeki Kaş, Kalkan ve Fethiye çevresi gelir. Tam olarak Antalya ile Fethiye arasındaki bu iki nokta, su altında uzun mesafede net görüş sunar. Bu sayede berrak, akvaryum gibi bir suda balıklarla yüzmenin ışıltılı keyfini yaşayabilirsiniz. Eğer scuba diving için Türkiye’de keyifli bir tatil yeri arıyorsanız bu bölge sizi memnun edecektir. Likya bölgesinin zengin sualtını keşfetmek için bölgedeki deneyimli dalış okullarıyla irtibata geçebilirsiniz. Akdeniz’in en önemli dalış bölgelerinden birisi olan Kaş’ta; kanyon, batık, duvar ve gece dalışı yapılabilmektedir. Akdeniz’in eski batıklarını ve büyüleyen denizaltını görmek istiyorsanız...

» Devamını oku ..
Likya semalarında yamaç paraşütü Keyfi
Likya semalarında yamaç paraşütü Keyfi

Kaş’ı havadan görmenin tek yolu olan yamaç paraşütü, 590 metre yükseklikteki Kırdavlı Tepe’den uzman pilotlar eşliğinde yapılır. Kaş’ı koyları ve adacıklarıyla, havada süzülerek yaşamak, bunu deneyimleyenler tarafından “her insanın hayatında en az bir kez yaşaması gereken bir macera” olarak anılır. Modern ve güvenilir ekipmanlar ve tecrübeli eğitmenlerle, yamaç paraşütünü her isteyen yapabilir. Hava koşulları elverişli olduğu takdirde, yamaç paraşütü yıl boyunca gerçekleştirilebilen bir aktivitedir.  Likya'da Yamaç Paraşütü  

» Devamını oku ..
Kaş- Akdeniz'in gizli cenneti
Kaş- Akdeniz'in gizli cenneti

Likya'nın önemli kentlerinden olan Kaş, ilçeyi çevreleyen Antik Döneme ait kentler ve tarihsel değerlerle doyumsuz kültür seyahatleri;Akdeniz'in derinlerde yarattığı heyecanları doruklarda hissettiren sualtı dalışları;Nehirlerde yapılan macera dolu 'kano turları', ekolojik uyumun keşfedildiği 'doğa yürüyüşleri';Derin ve karanlık mağaralara teknik donanımlı mağara dalışları;Yüksek dağlardan turkuaz renkli suların manzarasına süzülen 'yamaç paraşütü';Akdeniz'de değerli taşları andıran adalar ile çevreye yapılacak 'Mavi Yolculuk ve tekne turları;Damak tadınıza uygun deniz ürünleri ve dağlarda yetişen kokulu otlarla tatlandırılan yöresel yemeklerden oluşan mönüsü;Yüzlerce yılın mirası, el sanatlarının çeşit ve güzelliği;Kaş'ın bağlı olduğu...

» Devamını oku ..
Kalkan- keşfedilmeyi bekleyen küçük bir tatil kasabası
Kalkan- keşfedilmeyi bekleyen küçük bir tatil kasabası

Kaş’ın yaklaşık 30 km batısında bulunan Kalkan, bir tabloyu andıran güzelliği ile küçük bir liman kasabasıdır. Kalkan’nın alameti farikası olan ve kasabayı meşhur eden eski Rumevleri başarılı tadilat çalışmalarıyla yenilenmiş ve eski muhteşem günlerine dönmüşlerdir. Son yıllarda popüler olan Kalkan’ın çevresi, yazlık evlere yönelik hızlı bir yapılanma içine girmiştir. Yaz aylarında çok canlı olan Kalkan; hoş barları, küçük otel ve pansiyonları ve belki de hepsinden önemlisi, leziz tatlar sunan balık restoranları ile ünlüdür. Kalkan’ın denize eğimli dar sokaklarından yat limanına yürüdüğünüzde, Akdeniz mimarisinin beyaz aydınlığı ve balkonlardan sarkan rengarenk çiçeklerin ve sarmaşıkların arasında büyüleneceksiniz. Kalkan Hakkında...

» Devamını oku ..
Kekova- doğanın tarihle kucaklaştığı masal köyü
Kekova- doğanın tarihle kucaklaştığı masal köyü

Kekova- doğanın tarihle kucaklaştığı masal köyü

» Devamını oku ..
Olympos & Çıralı— el değmemiş son kalan cennet köşesi
Olympos & Çıralı— el değmemiş son kalan cennet köşesi

Olympos & Çıralı— el değmemiş son kalan cennet köşesi..Antalya’nın güney sahillerinde Phaselis’ten sonra ikinci önemli liman kenti Olympos’tur. Şehir adını, 16. km. kuzeyindeki Torosların batı uzantılarından biri olan 2375 m. yüksekliğe sahip Tahtalı Dağı’ndan alır. Beydağları-Olympos Milli Parkı sınırları içindedır. Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte İ.Ö.167–168 yılarında basılan Likya Birlik sikkelerinde adı geçen Olympos, Likya Birliği’nde üç oy hakkına sahip 6 şehirden biridir. Birlik’te Likya’nın doğusunu temsil etmiştir. Kentin günümüze ulaşmış kalıntılarının çoğu orman içinde ağaç ve çalılarla örtülü olup, Helenistik, Roma, Bizans dönemlerine aittir. Olympos’un günümüze kadar ulaşmış kalıntıları genellikle doğudan...

» Devamını oku ..
Patara- doğanın huzurla buluştuğu yer
Patara- doğanın huzurla buluştuğu yer

Patara çok güzel bir liman kenti olmasının yanı sıra , Likya Birliği’nin başkentliğini yapmıştır . Bölge tarihi ve kültürel eserlere, eşsiz doğal zenginliğe ve güzelliğe sahiptir. Özellikle Türkiye'nin Akdeniz kıyı sahillerinde deniz kaplumbağaların 17 yumurtlama ve üreme sahasından biri olan Patara Kumsalı, 1.derece önemli yumurtlama ve üreme alanı olarak koruma altındadır .Patara Antik kenti, arkeolojik ve doğal değerleri açısından Likya Bölgesi’nin en önemli merkezlerinden biridir. Eski çağlardan günümüze dek süren yerleşim, Patara’nın sınırlarını oluşturan bu günkü Gelemiş Köyü’nün zamanımızda tanınmasına ve tercih edilmesine olanak hazırlamıştır .Patara I. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilen antik kent kesiminin...

» Devamını oku ..