KEKOVA
Akdenizin incisi Antalya, Antalya’nın incisi ise Kekova’dır. Hiçbir tatil beldesine benzemeyen büyülü havası, eşsiz doğal ve tarihi güzellikleri, canayakın insanı, bozulmamış doğası ve şirin yapılaşması ile Kekova dillere destan tatillerin yaşandığı, gelenin bir daha vazgeçemediği tatil mekanıdır. Kekova’yı tanımaya, Kekova hakkında detaylı bilgi sahibi olmaya hazır mısınız..?
TEIMIUSSA
Teimiussa antik yerleşimi Kaş’ın güney doğusunda 34 km uzaklıkta küçük bir sahil köyü olan Üçağız köyündedir. Kaş Antalya yolunun 18.km’sindeki Kekova yol ayrımından güneye inen düzgün yolla yada Demre yönünden gelindiğinde Sura antik kentini geçtikten sonra Batıya ayrılan Çevreli köyü üzerinden Üçağız’a ulaşılır.
Teimiussa’nın küçük bir köy yerleşimi olduğunu okunan bir yazıttan bilmekteyiz; yerleşim Üçağız’ın yakın doğusunda bulunur. Yerleşimdeki lahit yazıtlarında mezar sahiplerinin Myra ve Kyeanai vatandaşı olduğu yazılıdır. Yerleşimde diğer Likya kentlerinde bulunan benzeri yapılar topluluğuna rastlanmaz.
Modern köyün doğusunda bir kapı ile yakınındaki yükseltide bir kule yada kale olduğu sanılan kalıntılar bulunur. Yerleşimi çevreleyen surlara rastlanmaz. Yerleşimin doğu ucunda ise bir iskele kalıntısı dikkati çeker. İskele 8 mt genişliğinde 28 mt uzunluğundadır. Kentin nekropolü ise yine köyün doğusundadır. Köyün yakınlarında bulunan ev tipi bir çift mezarın üzerinde çıplak bir insan figürü bulunur; anıt mezardaki Likya yazıtında mezarın Kuluwanimi isminde birisine ait olduğu yazılıdır. Daha doğuda ise içinde birkaç kaya mezarının yanı sıra lahitlerin bulunduğu asıl nekrapol alanı gelir; çok sayıda lahdin birlikteliği şaşırtıcıdır. Helenistik ve Roma dönemine tarihlenen lahitlerin üzerinde mezara zarar vereceklerin cezalarını Myra yada Kyeanai’ye ödeyecekleri belirtilmiştir. Büyük lahitlerin bazılarının önünde ‘eksedra’ bulunur.
KEKOVA ADASI
Kara yoluyla Demre’dende Kekova yolu izlenerek ulaşılır. Yörede bu bölgenin genel ismi Kekova olarak bilinir. İsmini Üçağız’ın karşısında bulunan Kekova adasından alır. Deniz yolculuğunu sevenler için Kekova’ya gelmek iyi bir seçenektir. Çünkü tur tekneleriyle bölgede bulunan Aperlae, Teimiussa, Simena ve karşısındaki irili ufaklı adalarıda gezmek olasıdır. Teknelerin demirlediği koylarda sıcak mevsimlerde denizin berrak sularında batıkkent kalıntılarının üzerinden yüzerek geçmek gezinin ayrıcalığı ve ilginç anları olacaktır. Üçağız’a kara yoluyla gelen gezginler bu küçük sahil köyünden kiraladıkları teknelerle Kekova adasına geçebilirler.
Kekova adasının batısında Sıçak yarımadası vardır; yarımada üzerinde Aperlae antik yerleşimi bulunur. Yarımadanın bir ucunda Kekova adasına gelmeden Toprak ada ve Kara ada yer alır. Kekova adasının kuzeyinde ise Üçağız(Teimiussa) ve Kaleköy(Simena) yerleşimleri bulunur. Kekova üzerinde bir çok yapı kalıntılarına rastlanır; adayı asıl ilginç kılan denizin içindeki batıkkent kalıntılarıdır. Rüzgarsız bir havada durgun dalgasız denizin içinde ada sahili boyunca batık yerleşim kalıntıları rahatca görülebilir; bu yapılarda bağlantı ise kayalara oyulmuş merdivenlerle sağlanmıştır. Deniz suyunun yükselmesi yada deprem sonucunda yeryüzü kabuğunda meydana gelen doğal değişimler Kekova adası sahilindeki yapıları denize gömmüştür. Kekova adası üzerinde tanımlanabilmiş yapılardan bir tanesi; Tersane koyunda apsisi görülebilen doğu Roma(Bizans) dönemi kilisesidir.
SİMENA(KALEKÖY)
Simena Üçağız köyünün 5 km doğusundadır. Üçağız’dan karayoluyla yada denizden teknelerle Simena’ya ulaşmak olasıdır. Tekne yolculuğuyla da iki kent arasında ki kalıntıları ve batık yerleşimi izleyerek geçebilirsiniz. Sıcak mevsimlerde yapılan bu turlar oldukça keyiflidir. Anakara ve adalar üzerinde, denizdeki batıkkent kalıntılarının gezildiği turlar oldukça ilgi görür. Simena antik kalıntılarının olduğu Kaleköy küçük bir sahil yerleşimidir. Geçmiş dokusu korunmuş köy yerleşimi kalenin eteklerinde sahile yakın yerdedir; evlerin çoğu restoran, pansiyon ve kafeterya olarak kullanılmaktadır. Antik yerleşimle günümüz modern yerleşimi iç içedir, daracık sokaklardan geçerken beklenmedik bir yerde antik kalıntıyla karşılaşabilirsiniz. Tepedeki ortaçağ kalesi ve denizin içindeki lahit Simena’nın simgesi gibidir. Antik kaynaklarda Simena’nın Aperlae, Apollonia ve Isındayla birlik kurduğunu bilmekteyiz. Likya birliğinde bu kentleri Aperlae temsil etmiştir; dört kent Likya birliği içinde olasılıkla bir oya sahiptir. Simena yerleşimi kaleiçi ve çevresine yayılmıştır. Kalenin içinde bulunan tiyatronun oturma basamakları doğal kaya kesilerek oluşturulmuştur. Ortaçağ kalesinin içinde güneye bakan, sahne binası olmayan tiyatro yaklaşık 20 metre çapında ve yedi oturma sırasına sahiptir. Oturma sıralarını üç ışınsal merdiven böler; bazı merdiven başlarında aslan pençesine benzer kabartmalara rastlanır. Tiyatro 300 seyirci kapasitesiyle bölgesinin en küçük tiyatrosudur.
Kale’nin en üst yükseltisi, karşı adaları çevreyi iyi gören bir seyir noktasıdır. Kentin nekropolü kuzeydoğusundadır; çok sayıda lahtin yanı sıra iki tanede ev tipi mezar vardır. Bu mezarlarda yazıt Likya diliyle kazınmıştır. Simenada ki hamam kalıntısı sahile yakın yerdedir. Yazıtında imparator Titus’a sunulduğu belirtilmiştir; hamamın yazıtında ’’Aperlae halkı ve meclisiyle diğer birliğin kentleri tarafından imparator Titus’a armağan edilmiştir’’ denilmektedir. Simenada 19. yüzyıl gezginlerinin varlığını aktardığı tapınak binasıyla bağlantılı olduğu sanılan Stao kalıntıları kale duvarı yakınlarındadır. Akropolden sahile inildiğinde batı kısımda denizin içinde bir lahit, rıhtım ve limanla bağlantılı olduğu düşünülen yapı kalıntıları bulunur.
APERLAE
Aperlae Kaş’ın güneydoğusunda, Apollonia’nın ise 5 km güneyindedir. Likya doğasını yakından tanımak isteyen gezginler Likya Yolu’yla Kılınçlı köyünden yaklaşık 2 saatlik bir yürüyüşle sahilde bulunan kent yerleşimine ulaşırlar. Ulaşım için bir başka seçenek Üçağız’dan kiralanacak teknelerle buraya gelmektir. Deniz yoluyla ya da karadan yapılacak her iki yolculuk Likya topraklarını tanımaya yardımcı olacaktır. Üçağız’dan Sıçak iskelesine tekneyle yapılan yolculuk 30 dk sürer. Sıçak iskelesinde küçük restoranlar vardır. T biçiminde yarımadanın kıstağının kuzeybatı yamacında kurulmuş antik yerleşime yaklaşık 15 dk’lık bir yürüyüşle ulaşılır. Kıstak içinde köylülerin hala kullandığı birkaç ev vardır; evlerden bir çoğunda da konaklama hizmeti verilmektedir. Antik yerleşim batıdaki körfezin yamaçlarında yer alır. Yerleşimdeki bazı kalıntıların ve lahitlerin deniz içinde olduğu görülmektedir. Deniz suyunun yükselmesiyle bazı yapılar su altında kalmıştır. Kentteki yapı kalıntılarının tamamı Roma ve Bizans dönemine aittir. Aperlae, komşu kentler Apollonia, Simena ve Isında ile birlik kurdukları bilinmektedir. Aperlae, diğer 3 kenti Likya birliğinde temsil etmiştir; bu dört yerleşim Likya birliğinde bir oya sahiptir.
Kent kalıntıları sahilden başlayarak üstünde bulunduğu tepenin yükseltisine kadar devam eder; sahildeki kalıntıların bir kısmı deniz içinde kalmıştır. Yol boyu lahitler ilk görülen kalıntılar arasındadır. Üzerinde kulelerin yer aldığı surlar poligonal ve rektagonal teknikle örülmüştür. Surlar denizden başlayarak dikdörtgen şeklinde yerleşimin etrafını tepenin yükseltisine kadar çevirir. Batı duvarları günümüze sağlam ulaşmıştır ve 3 kapıyla kent dışarıya açılır. Kuzey civarında 3 kule bulunur; güney duvarlar ise tepenin yükseltisine kadar çıkar ve orta kısmında bir kapı geçit verir. Kapının yanında ise 2 kule bulunur.
ÜÇAĞIZ
Burası aynı zamanda tekneler için iyi bir barınaktır. Üç tarafı yeşil teknelerle çevrili Üçağız Koyu doğal bir liman görünümündedir. Koyun kuzey kıyısında yer alan Üçağız Köyü`nün içinde görülen kalıntılar Theimussa antik kentine aittir. Şehrin tarihi hakkında pek bilgi yoktur, ancak bir kitabeden tarihinin M.Ö. IV. yüzyıla kadar indiği anlaşılmaktadır. Burada daha çok mezar kalıntıları görülürse de köyünü kıyısında söveleri hâlâ yerinde bir kapı ile alçak bir kayalık üzerinde kule kalıntısı da görülebilir.
İskelenin hemen arkasında bulunan bir mezar M.Ö. IV. yüzyıla ait olup ev tipinde ve üzerinde çıplak, erkek bir genç tasviri vardır. Kitabesinde Kluwanimi`ye ait olduğu yazılıdır.
Doğuda denizin hemen yukarısında birbiri üzerine binmiş hissini veren birçok lahit görülür. Bu mezarların çoğu Hellenistik ve Roma dönemine aittir. Mezarların üzerindeki yazıtlar da Kyaenai ve Myra vatandaşı diye yazılıdır.
Kaleköy`deki Simena, Apollonia, İsinda ve Aperlai ile birlik oluşturduğu gibi herhalde Theimussa`da, Myra ve Kyaenai ile bir birlik oluşturmuş olup o şehirlerden birisi ile Lykia Birliğinde temsil edilmekteydi. Şehrin doğu ucunda kayaların kesilmesiyle 28 m uzunlukta 8 m genişlikte bir iskele bulunmaktadır. Kayaların kesilme izleri bugün de görülebilir. Buradan Kaleköy`de bulunan Simena`ya geçilir.